Bağışlar, avantalar, tehdit, hırsızlık, taciz..

1999 yerel seçimlerinden bugüne kaç tane seçim gördüm. Ama son 3 seçim kadar kirli siyaset dönemi görmedim. Hele ki bu dönem gibi hiç görmedim. Paralar havada uçuşuyor, tehditler havada uçuşuyor. Kim kimden ne çalmış, kim kime ne kadar vermiş dedikoduları ayyuka çıkıyor. Gazetecileri, dernek çatısı altında, "Kimin ne yaptığını biliyorum, belgeleriniz, videolarınız elimizde. Tek tek açıklarım" diyen Belediye Başkanını da bu dönem gördük... Baldızımı yazan gazeteciyle dirsek temasım dahi olamaz deyip seçim dönemi aynı gazetecinin ki herkes bilir, (Bedavadan asla siyasi haber yapmaz hele ki seçim dönemi) o başkan adayını nasıl yalayıp yuttuğunu da bu dönem gördük... Devletten çaldığını aday olabilmek için partiye (Genel merkeze mi, teşkilata mı belli değil) bağış yapanları da bu dönem gördük. Kaldı ki o kadar verirsen, kat kat fazlasını beklersin ve sana müsade edilir. Hakkında çıkan haberler karşılığında kendi kardeşlerini de, ortaklarını da vatandaşa ve kamuoyuna hırsız diyen başkan adaylarını da bu dönem gördük. Birilerine hırsız diyen gazetecilerin (Haber yapan, belge sunan) aynı adayın reklamını yayınlayıp, aleyhte haberleri nasıl leyhe çevirdiğini de, aldığı para karşılığında da rakip aleyhine yazılar yazdırdığını da bu dönem gördük. Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir dönem geçiriyor Zonguldak siyaseti bu seçimde. Alınan avantalar neticesinde kamuoyuna deklare edilen özel hayat karmaşasını da şimdilerde görüyoruz. 17 yaşındaki lise öğrencisiyle adı çıkan Belediye Baskan adaylarını da, lise öğrencisine tacizden mahkum edilenle seçim çalışması yapan başkan adayını da, taciz nedeniyle partisinden istifa ettirildiği halde diğer siyasi parti tarafından anında kapılan ve aday gösterilen adamları da bu seçimde görüyoruz. Bence kimsenin özel hayatı kimseyi bağlamaz. Yanlışta olsa kişilerin kendilerine yaptıkları yanlış, kendilerini bağlar. Ama devletten çalanların, bu devlet çatısı altında yaşayıp vergi ödeyen herkese hesap verme borcu var. Asıl bu tip insanların ahlakı ve kamu vicdanı sorgulanmalı. Siyasetin düştüğü durumlara bakın. Lafa gelince basını eleştirenler, milletin maskarası oldu. Ve bu seçim kalite o kadar düştü ki insanların aklı karıştı. Sandığa gitmeseler vatandaşlık görevlerini yerine getirmemiş olacaklar, Gitseler bu adaylardan hangisine güvenecekler? Oldu ki güvendikler, sandığa gittiler kazanan adamın çaldıklarından ötürü de kendilerini sorumlu tutacaklar. Kirli siyasetin geldiği yere de bakın, vatandaşın düştüğü duruma da. Allah sonumuzu hayır etsin.